24 Kasım 2016 Perşembe

Kömbe'li Kahveler

Yemek yazarlığı bambaşka bir ustalık istiyor. Benim gibi amatör yazarlar yemeğede yedirmemeyede düşkün olunca ne geliyosa yazıyor. Bundan sonraki tarifleri anılarla, hikayeleriyle anlatıcağıma söz vermiştim. Kurabiye menüsüne devam ediyoruz. Bugün günlerden Kömbe. En muhteşemini İskenderun'da yedim. Tarifin ölçüleriyle oldukça fazla oynanmıştır. Ayrıkırıyım ya ben öyle ezberi bozmazsam rahat edemem. Ne hikmettirse hayatımda her böyle devam eder. Ezber bozduran deneyimler, ezber bozduran kitaplar, hocalar, sevdalar. İllaki normal olmazlar :).
Kömbeyle yıllar öncesine uzanan anılarım vardır. Beni tanıyanlar bilir sabah süt katkılı kahvem olmadan ayılmam namümkün. İskenderun'dan gelen kömbeler evde kimsenin ulaşamayacağı hatta benim bile gözümden uzak bir dolaba kaldırılır. Her güne 2 adet ayrılarak tüketirdim. Bitmesin diye yavaş okuduğun kitap tadında yada tabağında en son sevdiğin yemeği en sona bırakmak tadında yada yediğin tatlıdan sonra canın tuzlu bişey çekerya bitmeyen hikaye tadında bir his. Gel zaman git zaman bir Antakya gezisinde baharatın kendisiyle buluştuk eve geldik. Alınan geleneksel tarifleri denedim ve kendiminkini çıkardım. En çok miktarları oynatıyorum yoksa içindekiler yerli yerindeler.

Veee şimdide Kömbe tarifimiz.
Kahvenizi içerken yiyorsanız beni hatırlayın, çayınızla içiyorsanız yine beni hatırlayın. Yok ben uğraşamam derseniz bir mail atın iyi günümdeysem yapar gönderirim. Kahveler sizden :)

Pişirin... Paylaşın...
Sevgiyle Kalın...
R.

125gr Tereyağ (mümkünse oda sıcaklığında erisin)
1/2 brdk sıvı yağ (beliniz inceyse abartmadan yemeniz gerekiyor :) dikkat dikkat)
1/3 brdk su
1,5 çarba kaşığı Kömbe baharatı
1 paket kabartma tozu
Ve alabildiğine un, meşhur kulak memesi kıvamı

Burdaki en bombe soru kömbe baharatını nerden bulucaz. Aktarlarda oluyor genelde. Benimki orjinal memleketinden el değerek üretilmiş :). Arzu edenler rifkarbahar@gmail.com adresine kendi adres bilgilerini gönderirlerse kargo ücreti karşılığı yollayabilirim. Maksat herkes kömbe yapsın kahvesini şenlendirsin :) Amerikan cup cake'lerine Anadolu lezzeti isimli bu çalışmayla herkese güzellikler diliyorum...

Sevgilerle...



20 Kasım 2016 Pazar

Zencefil ve Tarçın'dan Selamlar

Bu ufaklıkla ilgilenmeyeli epey olmuş. Bu arada hiç mi bişey pişirmedim acaba yeni diye düşünürken. Biraz konsept dışına taşasım geldi. Malum kış ve soğuklar bir anda boy gösterdi şehirde. Sabah kahvesi yanına, akşam çayı yanına içimizi ısıtacak bişeyler lazım. Hava değişimleri vücutta ısı kaybetmemek adına beynin gönderdiği kendini korumaya al ve üşüme komutuyla biraz karbonhidrat ihtiyacı yaratır metabolik olarak. Gözümüz gönlümüz açılsının yanına burnumuz da bayram etsin diyerek kışın vazgeçilmez zencefil tarçın kombinasyonunu buyur ediyorum sofralara.
Çok basit ve keyfle tüketilebilecek bir kurabiye tarifi veriyorum.

Pişirin... Paylaşın Dostlar...

Zencefille Tarçın kesin karmik bir aşk için gelmişler bu dünyaya :)
İnsan psişik olunca yemek tarifi bile bir garip dimi :)
Ama tadına bakınca bence herkes aynı şeyi düşünüyordur. Nasıl vazgeçilmez bir aşktır ki bu bir kurabiyenin içinde sıcacık fırında kızaran, ağızda dağılan va nerdeyse zevkin doruğunu yaşatan bir lezzet bırakıyor geriye. Hamuru yoğururken bile renk karamel, yazın güneşinden arta kalan yanık tenin verdiği güzelliği hatırlatıyor. Kokular birbirine karışıyor. Akşamdan pişen kurabiyenin sabah mutfakta kalan ertesi gün misliği.
Ve işte tarifi... Bakalım sizede bana yaşattıklarını yaşatacak mı?

125gr tereyağ (tereyağ kurabiyede tercihimdir fakat sıvı yağ alışkanlığı olanlar denesinler ben denemedim yine aynı lezzet yakalanabilir.)
1 yumurta sarısı
1/2 bardak şeker
1/2 bardak pekmez (şeker dengesi için az şekere pekmez takviyesi tadı inanılmaz oluyo rengide hoş oluyo karamel kıvamı)
1 paket kabartma tozu
1/2 tatlı kaşığı tarçın
1 tatlı kaşığı tepeleme zencefil (Baharat kısmı biraz deneme yanılmadır, ağız tadına göre daha az veya fazlasını koyabilirsiniz. Ben hafif acı tadınıdı severim o yüzden zencefili tepeleme koyuyorum.)
3 ila 4 bardak arası un ( Bardak ölçüsü her evde mutfakta farklı olduğundan hamurun meşhur kulak memesi kıvamına özen gösteriyoruz. Zira her kulak memeside aynı yumuşaklıkta olmuyor :) )

Hadi iyi kışlar o vakit...

Bu kış incebelli tariflerlerde biraz sıradışı paylaşımlarla devam edeceğim.
Yeni tariflerin yanında biraz hikayeleride gelecek.

Keyfli okumalar ve lezzetli soflarınız olsun...

Pişirin... Paylaşın...

Sevgiyle Kalın...

R.


21 Ekim 2014 Salı

İncebelli Cadı Tatlısı

Happy Hallowen... Cadılar aşkına :))












Ekim ayı tezgahlarda balkabakları boy göstermeye başladı. Özellikle A vitamini içeriği tamamen doğal olarak yetiştiriliyor olması nedeniyle aslında kış aylarında gönül rahatlığıyla hem çocuklara hemde tüm aile fertlerine pişirebileceğiniz güzel bir lezzet.
Ben bu tarifimi tatlı kategorisinden yazıyorum. İlerleyen günlerde bir çorba ve tavuk menülerine dahil edilmek üzere yeni tariflerimde gelecek. Tamamen kendi denemelerim ve damak tadıma göre vereceğim ölçüleri son derece incebelli son derece lezzetli. Sabah kahvaltınızda kahvenizin yanında yada öğleden sonra bir çay sohbetinde gönül rahatlığıyla tüketebileceğiniz bir tatlı oldu.

Yaklaşık 600 gr balkabağı (iki dilim olarak aldığınızı düşünelim gramajlar değişebiliyor)
4 çorba kaşığı yulaf kepeği
4 çorba kaşığı agave şurubu
1 avuç çekilmiş kabak çeğirdeği içi
1 avuç çekilmiş ceviz
1 tatlı kaşığı tarçın

Balkabakları üstünü örtecek kadar su koyarak biraz haşlanır. Daha sonra suyu süzülerek mutfak robotunda agave şurubu ilave edilerek püre haline getirilir. Daha sonra püre karışımı bir kaba alınır ve diğer tüm malzemeler eklenerek karıştırılır. Karışım servis yapılacak bir fırın kabına alınır üzeri biraz daha cevizle süslenebilir ve 15 dakika fırında pişirilir. Oda sıcaklığına gelince servise hazır hale gelir. Buzdolabında muhafaza edilmesini öneriyorum ertesi gün yine aynı tazelikte soğuk olarakta tükettiğinizde aynı lezzeti alabiliyorsunuz.

Hadi bakalım güzel cadılar bayramımız kutlu olsun :) Sevgiyle Kalın...

Pişirin... Paylaşın..

3 Ekim 2014 Cuma

Patlıcan Fusuli

Yaz bitti bitiyor gitti gidiyor derken mevsimin vazgeçilmez lezzeti patlıcana doyalım diyorum. Geçen gün sıkışık bir köprü trafiğinde sevgili Dilek'le birlikte bir mutfak sohbeti yaparken harika bir tarif verdi. Bir Trakya yemeği Fusuli. Tabii hemen eve gidildi tarif incebelli bir hale getirildi pişirildi tadıldı. İnanılmaz kolay, hızlı bir hazırlığı ve harika bir tadı var. Patlıcan severlere harika bir tarif.
Kaç adet yapmak isterseniz siz miktarı ayarlayabilirsiniz. Ben 4 adet patlıcanla yaptım.

Patlıcanların iki ucu kesilip hiç soyulmadan ortadan uzunlamasına ikiye bölünüyor. İçlerine derin çarpı şeklinde derin kesikler atılıyor. Bir fırın tepsisini sprey yağla yağladıktan ve patlıcanlarıda spreyle yağladıktan sonra kabuklu kısımları yukarıya bakacak şekilde tepsiye diziyorsunuz. Üzerine birkaç tane domates doğranıyor yada bir miktar taze domates püresi ekleniyor. Ağız tadına göre birkaç diş sarmısakta eklenebiliyor. Biraz tuz, acı sevenler acı biber sevmeyen tatlı kırmızı biber ekliyor. Üzerine patlıcanların yarısını içine alacak kadar su ilave ediliyor. Üzerine birkaç çarliston biber veya farklı baharatlarda ekleyebilirsiniz.
200 derece fırında yaklaşık 25 dak. kadar pişiyor. Üzerine koyduğunuz suya dikkat az geldiğini düşünürseniz bir miktar kaynar suyu pişme arasında ekleyebilirsiniz.
Bu yemeği ben ılık şekilde tükettim fakat birgün sonrasına soğuk şekildede tüketebilirsiniz.
Hazırlama süresi oldukça kısa ve zahmetsiz lezzeti bir o kadar muhteşem ve sebze öğününüzü süsleyebilecek muhteşem bir alternatif.

Hadi sizde pişirin... paylaşın... hep fit kalın...

15 Eylül 2014 Pazartesi

Soğuk zinciri bozulmadan evinize yada iş yerinize teslim edilmek üzere hazırlanan Yeni İncebelli Tarifler Menümüz çok yakında yayında olacak. 

Siparişleriniz ve önerileriniz için incebellitarifler@gmail.com adresinden bize ulaşabilirsiniz.





23 Haziran 2014 Pazartesi

Bu Yaz Diyeti Değil Ezberi Bozuyoruz !

İşte sımsıcak yaz sonunda geldi. Koşturmaya devam ederken güneş içimizi ısıtmaya başladı. Mevsim değişirken günlük rutinimizin yanında yediklerimizde değişmeye başlıyor. Beden kendini hem iklim koşullarına uyumluyor hem yeni besinlere. Tatil programları yapılırken bir yandan da o rahatlama hissi herşekilde hayatımıza yansıyor.
Tatil günlerinde, yazlıklarda beslenmemizi, diyet yapıyor olalım olmayalım sabote etmeye hazır onlarca şey var. Tuzaklar bizi bekliyor. Daha uzun sofra sohbetleri, geç saatlere kadar uyanık olmak bizi bu tuzaklara düşmemizi kolaylaştıracaktır.
Özellikle hamur işleri börekler, kekler ve dondurma en önemli tuzak ihtimalleri. Birde herşey dahil tatillerdeki açık büfeler. Minimum zararla günleri geçirebilmek adına yapacağımız en önemli şey tuzakların her zaman alternatifleri olduğunu bilmek ve onları seçmek. Bol şekerli dondurmalar yerine buz gibi meyveler ve yanında kuruyemişler tüketmek, hamur işleri yerine yemeklerin yanında pirinç ve bulgur türevlerini tüketmek güzel çözümler olacaktır.
Bir hafta tatile çıktım ne istersem onu yiyip içeceğim düşüncesi yerine dengeyi korumaya çalışmak bütün kış uğraşıpta vermeye çalıştığınız kilonuzu geri almanızı önleyecek aynı zamanda daha zinde ve enerjik bir yaz geçirmenize yardımcı olacaktır.

Herkese muhteşem bir yaz dönemi diliyorum...

Sevgiyle ve dengede kalın...


13 Mayıs 2014 Salı

Erenler Sofrası – Ortakent,Bodrum


Geçtiğmiz günlerde birkaç günlük tatili değerlendirmek için Bodrum'daydım. Çocuklar için düzenlenen bir mutfak etkinliğine katılmak için harika bir mekana gittik. Zeytin ağaçlarının içinde, lezzetli bir menü, güleryüzlü bir ekip. Erenler Sofrası ve harikalar yaratan Aslı Hanım.
Çocuklar için düzenlenen etkinlik bittikten sonra hazır ordayken karnımızı doyuralım dedik.
Muhteşem mezeleri var Erenler Sofrasının fakat o gün taptaze semizotuyla yapılmış bir salata yedim. Semizotu'nun herçeşidini çok severim fakat bu bir başka lezzetti. Tarif olarak yazacağım bu salatayı.
Erenler Sofrasının bir özelliği daha var. Yurtdışından gelen turistler için Türk Yöresel yemeklerinin tanıtımı için uygulamalı etkinlikler düzenliyorlar. Aklınıza gelebilecek her türlü alternatiften menüler oluşturarak mutfak meraklısı turistlere sarma sardırmaktan tutunda, turşu kurdurtmaya her çeşit aktivite var.
Yolunuz Ortakent, Bodrum'a düşerse Ortakent çıkışında sol tarafta Pala Çiçekçi'yi geçer geçmez dar girişten aşağıya iniyorsunuz Erenler Sofrasını bulabiliyorsunuz.

Sevgiyle Kalın...